Türkiye’de Fuarcılık Anlayışına Bakış

spot_img
kose yazar kapak2

Herkese merhaba,

Eylül yazımda “Fuar” konusuna değinmek istedim. Neden mi? Sene boyunca yerli yabancı birçok fuara gerek katılımcı olarak gerekse ziyaretçi olarak katılıyoruz. Bazı fuarlardan bahsederken gözlerimiz ışıldıyor. Maison Object, Euroshop gibi ya da benim hiç unutamadığım Bread & Butter. Bu fuarların hepsinde kendine has bir hikâye ve tasarım var, bu nedenle hafızamızda yer ediyor.

Türkiye’de fuarcılığın hikayesi var ama maalesef “Tasarım” konusunda eksiklerimiz var.

Fuar alanlarının fiziksel koşulları, sergi stantlarının kalitesi ve yerdeki kötü halılar maalesef olumlu etkiyi bitiriyor. Ayrıca, yerlerdeki gözü yoran kablolar da ayrı bir sorun teşkil ediyor. Fuar alanlarının yönlendirmeleri de yeterli olmadığı için potansiyel müşterilerimizi kaçırıyor olabiliriz. Çok üzgünüm, ancak fuarlarımız insanı yoruyor.

Maalesef birçok markamız fuara katıldığında işin bitmiş olduğunu ve müşterinin ayağına geleceğine inanıyor. Ancak birbirinin aynı ürün yerleşimleri ve stant tasarımları ile sadece önünden geçilen bir stant durumunda olacaklarını hesaba katmıyorlar. Ürününe verdiği önemi, fuar sırasında da ürün sergileme sırasında da vermesi gerektiği bilinci henüz pazarımızda oturmuş değil.

Birçok fuarda hemen hemen herkes sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve karbon ayak izini konuşuyor, ancak her ziyaret ettiğimiz fuarda mutlaka sayfa sayfa kataloglar görüyoruz. Fuarlarda markaların dağıttığı ve muhtemelen bir kenara atılan broşürleri ve promosyon ürünlerini saymıyorum.

Pandemi zamanı biliyorsunuz, fuarlarımız dijitaldi. Evet, zordu ama bir şekilde işlerimizi yönetebildik. O nedenle pandemi bize yeni ufuklar açmalı: Fuarları dijital platformlara taşımak, fiziksel ve dijital etkileşimi birleştiren hibrit fuarlar oluşturmak, daha fazla katılımcıya ve ziyaretçiye ulaşmanıza yardımcı olabilir. Sanal stantlar, çevrimiçi sunumlar ve etkileşimli web siteleri, katılımcılar ve ziyaretçiler için zengin deneyimler sunabilir; böylece fuarlarınızı daha geniş kitlelere duyurabiliriz.

Dijitalleşme hayatımızın her yerinde. Katılımcıların etkin bir şekilde katılabileceği interaktif deneyimler sunmak, fuarlarımızı daha unutulmaz hale getirebilir. VR (Sanal Gerçeklik) oyunlar, yarışmalar ve ödüller gibi etkileşimli unsurlar eklemek, ilgiyi artırabilir. Yapılmıyor demiyorum, ancak daha fazla dikkat çekici ve yeni uygulamalar insanların ilgisini çekecektir.

Fuar sadece katılımcılar ile biten bir unsur değil; arka tarafında çok iyi yönetilmesi gereken bir operasyon var. Ulaşım, konaklama ve yemek gibi hizmetlerde yaşanan aksaklıklar da fuar katılımcıları için dezavantajlı bir deneyim yaratıyor. Fuar sırasında yoruldunuz, bir oturup nefes almak, kahve içmek ya da bir şeyler atıştırmak isteseniz, maalesef çok seçenek karşınıza çıkmıyor.

Bu deneyime bir de dil sorunu ekleniyor; fuar alanında görev alan birçok insan maalesef yabancı dil bilmiyor. Fuar personeli dışında da stantlarda görev alan kişiler de yabancı dil bilmiyorsa, bu deneyim kötü olarak yansıyor ve özellikle yabancı müşteriler bir sonraki fuara katılıp katılmamak konusunda ikilem yaşayabiliyor.

Fuarların yeterince tanıtılmaması ve pazarlanmaması, katılımcı sayısının az olmasına ve uluslararası kişilere ulaşımı sınırlıyor. Fuarlarımız, müşterinin kafasındaki “Neden bu fuara katılmalıyım?” sorusunun cevabını vermesi gerekiyor.

Eğer hikayesi olan ve tasarım öğeleri ile dolu fuarlar yapabilirsek, bunları Türkiye’nin tarihi mirası ile birleştirmek hem yerel hem de uluslararası katılımcıları ve ziyaretçileri cezbetmek için son derece etkili bir yol olacaktır.

Ekim ayında yeni bir konu ile görüşmek üzere harika bir ay dilerim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Haberler

spot_img

İlgili Haberler

spot_img