Koronavirüs sürecinin ortasında birçok işletme kapılarını ve hizmetlerini açık tutabilmek için çaba sarf ediyor.
Krizden önce var olmayan ya da büyük oranda bilinmeyen bazı iş kollarının potansiyeli yükselirken, pek çok işletme de krizin olağan zararlarından minimum etkilenmek adına yeni faydalar yaratmaya çalışıyor. Bazı işletmeler hizmetlerini sanal yollarla sunarak müşteriye ulaşabilirken bazı işletmeler ise bu süreci bekleyerek atlatmayı tercih ediyor.
Peki işletmeler için genel uyum sağlama modelleri nelerdir?
Bu konuda birkaç örnekle ilerlemem gerekirse, moda perakendecileri için zor olan bu süreçlerin değerlendirilme çabaları satış yaptıkları online kendi kanalları veya üçüncü partiler üzerinden insanlara daha çok kendilerini evde çalışırken de motive ve iyi hissettirecek bazı ürünlerin müşteriye sunulması olarak gerçekleşti. Evde pijamalarıyla çalışmakta olan tüketicinin motive olması için bir sebep midir, doğrudan evet diyemeyiz bu soruya fakat markanın sessiz kalmasına nazaran bir tercihtir denilebilir.
Üyesi olduğumuz spor salonları online olarak evde yapılabilecek spor aktiviteleri ile ilgili bizlere eğitimler düzenlemekte, videolar yayınlamaktalar. Çünkü çok iyi bildikleri bir konu var ki spor salonları gibi çoklu kullanım alanları bu sürecin sonunda en fazla etkilenen alanlardan biri olacak. Bu sürecin sonunda da müşterisi ile iletişimi koparmamış olan işletmeler kazanacak.
Yine birçok restoranın sayfalarında evde yapılabilecek tarifler ile ilgili online eğitimler ve videolar düzenlediğini görüyorsunuz.
Kariyer gelişim ve grup eğitimleri gibi eğitimlerin birçoğu yavaş yavaş online kanala kaydırılmaya başlanmış durumda. Mevcutta şuanda ücretsiz olarak katıldığımız online eğitimler, pandemi sürecinin uzaması ile birlikte detaylandırılarak ücretli paketler halinde de karşımıza çıkacaktır.
Hayatta Kal!
Sanırım bu sürecin en can alıcı cümlesi bu. Hayatta kal! Herkes bu sorunun cevabını arıyor. Nasıl hayatta kalırım? Yine de her ne olursa olsun, bu sürece adapte olmak zorunda kaldığımız dönemlerden geçiyoruz.
Bu dönemde şirketler mevcut durumlarının yanında iş yapış şekillerini de yeniden gözden geçirmek zorundalar. Şu anda evet adapte sürecini yaşayan pek çok işletme var, fakat sürecin geçici olduğunu düşünerek sessiz bekleyen de aynı oranda işletme mevcut.
Burada unutulmaması gereken nokta şu ki, evet koronavirüs süreci geçici ve bir gün geçecek fakat etkileri çok uzun süre devam edecek. Hatta devam etmekle de kalmayarak birçok tüketici davranışını da beraberinde değiştirecek. Yani süreci geçici olarak görerek geçtikten sonra eski hayatlarımıza dönmeyi beklemek bu noktada oldukça hayalperest bir yaklaşım.
İşletmenizin şu soruları muhakkak ki bu süreçte kendisine sorması gerekiyor?
- Müşteri ulaşabiliyor muyum, ulaşabileceğim bir kanal yaratabiliyor muyum?
- Müşterimi anlıyor ve ihtiyaçları doğrultusunda şekillenebiliyor muyum?
- Hem çalışanlar hem de müşterilerle yeterince açık iletişim sağlayabiliyor muyum?
- Süreç atlatıldıktan sonra içeriisnde bulunduğum sektörde gerçekleşecek değişimleri öngörebiliyor ve planlama yapabiliyor muyum?
Son olarak bu sürece adapte olmaya çalışan işletmelerin “büyük resmi” görmezden gelmemesi gerekiyor. Kendimizi müşterinin yerine koyarak değişikliklere bir de o açıdan bakılması gereken bir süreçteyiz.