Çöp sahalarına atılanlar gibi üst üste yığılmış giysilerin yer aldığı satılmamış stok görüntüleri çoğunlukla yüksek hacimli ürünleriyle bilinen hızlı moda markalarıyla ilişkilendiriliyor. Ancak lüks markalar, özellikle tüketici talebinin zayıfladığı dönemlerde benzer stok fazlası sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor.
Lüks markalar, marka imajını ve ayrıcalığını korumak amacıyla envanter boşaltmak için sıklıkla gizli ve stratejik yöntemler kullanır. Satılmayan stokların imhası, uzun süredir devam eden ve tartışmalı bir konu; markalar, olumsuz çevresel etkileri ve etik kaygılar nedeniyle bu uygulamayı aşamalı olarak sonlandırdıklarını belirtiyor.
Lüks markaların satılmayan stoklarla başa çıkmanın en önemli yollarından biri, fazla stokları indirimli fiyatlarla sattıkları outlet mağazaları ve indirimli perakende kanallarıdır. Bu satış noktaları, görünürlüğü en aza indirmek ve marka değerinin azalmasını önlemek için genellikle amiral mağazalarından uzakta konumlandırılır.
Bain’e göre 2023 yılı pek çok markanın stok fazlası ile sona erecek ve bu yılki büyüme oranının sektörün 2022’de elde ettiği büyüme oranının yaklaşık yarısı kadar olması bekleniyor. Wall Street Journal’ın yakın tarihli bir raporu, lüks markaların “çaresiz görünmeden” satılmayan envanteri boşaltmanın gizli yollarını bulmayı hedeflediklerini vurguluyor.
Fazla stoğun imhası artık geçerli bir yol değil, lüks markalar dahi olsa…
Moda atıklarının yakılmasını yasaklayan yeni AB düzenlemeleri uyarınca imha artık geçerli bir seçenek olmadığından, markalar resmi veya resmi olmayan yeni bir satıcı ağına başvuruyor. WSJ’nin bildirdiğine göre, bu satıcılar arta kalan ürünleri satın alıyor ve bölgesel fiyat farklılıklarından yararlanıyor. Lüks markalar bu uygulamayı engellemeye çalışsa da son raporlar bazı markaların doğrudan satıcılara envanter sağladığını gösteriyor.
PYMNTS’ye göre birçok lüks marka, sezonluk indirimlerden kaçınmak için toptan satış hesaplarını en aza indirecek stratejilerini güncelledi; bunun yerine büyük mağazalarda doğrudan kontrollü imtiyazlar açarak kendi perakende ağları üzerinden satış yapıyor. Bu, fiyatlandırmanın yanı sıra envanterin de tam kontrolünü sağlıyor.
Hermès gibi bazı markalar, özel satış etkinlikleri düzenliyor veya seçilmiş bir müşteri grubuna ve hatta şirket personeline özel davetiyeler gönderiyor. Bu yaklaşım, ayrıcalığı koruyor ve sadık ancak küçük bir müşteri tabanı arasında ayrıcalık duygusunu teşvik ediyor. Ayrıca kendi mağazalarında indirimli ürün satmak zorunda kalmanın da önüne geçiyor.
İşin püf noktası, lüks markaların, fazla stokları ihtiyatlı bir şekilde yönetmeyi, marka algıları üzerindeki potansiyel olumsuz etkiyi en aza indirmeyi ve ayrıcalık duygusunu korumayı öğrenmeleridir.