Covid-19 kısıtlamaları, fiziksel olarak alışveriş yapma şeklimizi değiştirdi; ancak alışverişe, özellikle de ilham verici deneyimlere ilişkin düşüncelerimizi de değiştirdi.
Tüketicinin beynine baktığımızda insanlar üzgün ve korkmuş görünüyor. Duygusal olarak yıpranmışlardı. Bu yüzden onları neşelendirecek ve daha önce hiç olmadığı kadar iyi hissettirecek perakende markaları arıyorlardı.
Peki Covid’den bıkmış, duygusal olarak yıpranmış müşteriler için hevesli bir alışveriş şekli şimdi nasıl görünüyor?
Kendine Değer Vermeyi Destekleyen Markalar
Son iki yılda markalarda gözlemlediğimiz en büyük trendlerden biri çeşitlilik ve kapsayıcılığın artması.
İnsanlar artık markaların kendilerini yetersiz hissettirmelerini, örneğin yeterince zayıf, yeterince güzel, yeterince zengin olmadıklarını vb. öne sürmelerini istemiyorlar.
‘Olduğumuzu düşündüğümüz gibi harika hissetmek istiyoruz’ diyorlar. Bu, özellikle markalar tarafından küçültülmeyi reddeden Y kuşağı müşterileri için oldukça geçerli bir durum.
Bu eğilimi desteklemek için markaların klişeleri ve gelenekleri yeniden düşünmesi ve hatta düzenlemesi gerekiyor.
Alışveriş Topluluğunun Parçası Olmak
Tüketiciler, romantize edilmiş “köy yaşamı”na prim veriyor. Bu yüzden pazar yeri, alışveriş yapmanın bir yolu olarak daha da romantikleştiriliyor.
Birçok tüketici, kişisel olmayan alışveriş deneyimlerine sırtını dönerken; basit ve arkadaşça bir şekilde alışveriş yapmayı hayal ediyor.
Perakende markaları bu değişimi benimserken sundukları topluluk unsurunu vurgulamanın yollarını bulmalıdır.
İlham ve Eğlence Kaynağı Olmak
Pandemi sırasında alışveriş, yaşam kalitesi yaratmaya bağlandı. Örneğin, artık yemek yemek, sadece işten eve dönerken tren istasyonunu yakınındaki bir alışveriş merkezinden ibaret olmamaya başladı; işin içine deneyimler ve yeni yemek pişirme becerileri girmeye başladı.
İnsanlar artık bir ürüne sahip olmaktansa o ürünle bağ kurabilmeyi daha önemli buluyorlar. Ayrıntılara dikkat etmek ve deneyimler yaratmak, artık daha önemli ve can alıcı olabilir.
Değişimin Lideri Olmak
Covid sonrasında tüketiciler ve toplum arasında gerçek bir değer kayması görüyoruz. Çok uzun ve sancılı geçen ve hayatımızı değiştiren adımlar atıyoruz. Çalışma düzenlemeleri değişiyor ve bu, gelecek yıllarda alışveriş üzerinde bir etkisi olmaya devam edecek.
Önümüzdeki aylarda tüketiciler, onlara daha derin deneyimler ve daha mutlu zamanlar sağlayan şeylere açık olacak. Bu, perakendecilerin müşterilerle olumlu bir şekilde etkileşim kurması için müthiş bir fırsat sunuyor. Bunu perakende terapinin yeni çağı olarak düşünün.