Son zamanlarda lojistik ve ulaştırma servislerinin marka için bir pazarlama unsuru haline geldiğini biliyoruz. Ertesi gün teslimat cümlesi sürekli kullanılıyor ve kulağımızda yankılanıyor. Bir ürünün bu kadar hızlı bir şekilde evimize gönderilmesi gerçekten bu kadar önemli mi?
Markalara ve pazarlama uzmanlarına göre kargo ücretsiz ve tercihen aynı gün olmalı, çünkü tüketicilerin beklentisi bu, en kötü ihtimalle ertesi gün teslimat yapılmalı. Ama durum gerçekten böyle mi?
Müşteri Ertesi Gün Teslimat Konusunda Daha Esnek Olabilir
E-ticaret ve sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda, ulaştırma ve kargolama sürekli olarak ilgi odağıdır. Peki tüketiciye yansıtılan bu algı doğru mu, yoksa yanlış mı? Gerçekten de, ürünü tüketiciye ulaştırmak, tedarik zincirinin en pahalı, önemli ve doğayı en kirleten kısmı olmaya devam ediyor.
Popilist bir yaklaşıma göre, tüketicilere kargolama için ödeme yaptırmak bir e-ticaret markası için kesinlikle büyük bir dezavantaj ve ‘ertesi gün teslimat’ seçeneği sunmayan her marka bu konuda geri kalıyor. İşin aslı, tüketici istemese bile kargo seçenekleri böyle olması gerekiyormuş gibi geliyor. Bir pazar standardı belirleniyor ve özellikle daha küçük e-ticaret oyuncuları bu standardın dışına çıkmamak için çaba sarf ediyor.
Sonuç; Lojistik bir pazarlama stratejisi haline geldi.
Ancak tüketiciler için ulaştırma hizmetleri bu kadar hızlı olmak zorunda değil. Özellikle teslimat ücretsiz olduğunda tüketicinin nispeten esnek olabileceğini biliyoruz. Çevrimiçi alışveriş yapan tüketici fiyat konusunda oldukça bilinçli davranıyor, bu nedenle teslimat için ödenen bedel en önemli faktör olmaya devam ediyor.
Tüketici Sürdürülebilirliği Önemsiyor
Teslimat ve iadeler sırasında doğaya karışan karbonun çevreyi ne kadar kirlettiğini biliyoruz. Peki nasıl daha sürdürülebilir seçimler yapabiliriz? Teslimat için daha uzun süre bekleyebilen tüketiciler için ücretsiz teslimat ve iadeler veya sürdürülebilir teslimatta indirim uygulanabilir. Ayrıca, çeşitli teslimat seçenekleri arasındaki karbon emisyonlarındaki farkı göstermek veya hatta örneğin yeşil bir yaprak kullanarak en çevre dostu seçeneği belirtmek bile gerçekten işe yarayabilir.
“Tüketiciyle etkileşim kurun; iletişim gerçekten fark yaratır.”
Bununla birlikte, Amazon ve AliExpress gibi büyük küresel platformların teslimat süreci yerel fiziksel ticaretten çok daha kirletici. Bu büyük platformlar, –örneğin her şeyi tek bir yerden depolayan ve gönderen markalar– ekonomik olmanın yanısıra ekolojik olarak da tüketicinin değerini kazanabilirler.
Daha az paketleme, birden fazla ürünü aynı teslimat seçekleriyle gönderme gibi seçenekler markalara doğa dostu olma konusunda yardımcı oluyor. Ancak bu konuda sadece markaların değil, tüketicilerin yapması gereken bazı sorumluluklar da var.
Mağazada İade
Kendi paketinizi mağazadan teslim almanın eve teslim etmekten çok daha çevreci olup olmadığını daha fazla araştırmak gerekiyor. Yine de ilk sonuçlar bir farka işaret ediyor: İnsanlar bir sipariş almak için bir mağazaya gittiklerinde, alışverişe eğlence için gittiklerinden biraz daha düşünceli bir şekilde seyahat ediyorlar.
Özellikle iadeler için fiziksel mağaza son zamanlarda daha önemli hale geldi. Birçok markanın iade seçeneklerinde ‘mağazada iade‘ butonunu görüyoruz. Mağazada iade, iadelerin mümkün olan en kısa sürede yeniden dolaşıma ve raflara girmesini sağlıyor. İade sürecinin en az teslimat süreci kadar verimli olması gerekir.
Bununla birlikte, mümkün olduğunca az iade olması hala önemlidir. “İade çevreyi iki kez kirletiyor. İnsanların yanlış ürünleri sipariş etmemesini sağlamak için çok şey yapılabilir. Ancak maalesef çoğu zaman insanlar iade göndereceklerini bilerek sipariş veriyorlar. Bunu caydırmak ve azaltmak gerekiyor.”